ağır roman film mi kitap mı?
97 yapımı kült film ağır roman ve onun uyarlandığı şahane kitabı bu yazımızın konusu.
Çok sevdiğim bir filmdir Ağır Roman, kitabını çok uzun süredir aradığım bir türlü bulamadığım. Arayışımı bildiği için ayaklarına kara sular inmiş ama sonunda bir sahaftan muzaffer bir edayla çıkmış bir can`ın, alıp getirmesiyle kavuştuğum ve okuduktan sonra hakkında yazmadan durulmasının hem kitaba hem onu bulana hem de okuyana haksızlık olacağı bir eser.
kitap severler buradan;
- Kitap ilk olarak 1990 yılında basılmış. 30 yıllık bir geçmişi var kitabın. Ama 70li yılların İstanbulunu anlatıyor.
- Kitabın en çarpıcı yönü kuşkusuz dili. Öyle yalın ama dönemin argosunu öyle retorik bir şekilde yazıya dökmüş ki Metin Kaçan, bunca yıllık okur olarak ilk defa duyduğum pek çok deyim ve argo terim barındırıyor Ağır Roman. Kendi dilini oluşturması bakımından Ağır Roman`ı en çok Otomatik Portakal a benzettim. Okuyanlar bilir oradaki gençler de kendi aralarında bir dile sahipti.
- Konusuna bakarsak; tüm zıtlıkların bir arada olduğu bir kozmopolitin, gettovari bir kenar mahallesinde yaşanan olaylardan bahsediyor. Bitirimler, kevaşeler, ağır abiler ve mafya bozuntuları… Tüm bu olaylar ana karakterimiz Salih ve onun çevresi üzerinden anlatılıyor. Kısacık bir kitapta; yangınlar, hırsızlıklar, kan ter içinde sevişmeler, kafayı yemeler, hayvanla seks, ihanetler, eşcinseller, cinayetler kısacası ne ararsanız var. Kabul, bazı yerleri çok rahatsız edici ama ne olursa olsun okunmaya değer.
film severleri de buradan alalım;
- Filmin öne çıkan yerlerine bakmak istersek; ilk sırada bu bitmeyen olaylar döngüsünün görsel olarak bıraktığı izi görürüz. Ana karakteri canlandıran gencecik Okan Bayülgen, onun manitası rolünde demlenmiş güzelliğiyle Müjde Ar, mahallelileri canlandıranlar ise; Zafer Alagöz, Gönül Yazar, Savaş Dinçel ve Mustafa Uğurlu. Efsane bir cast anlayacağınız.
- Filmi izlerken çekim tekniğinin farklılığı dikkatinizi çekecektir. Çok tiyatral ve abartılı bulmuştum bazı sahneleri ve sahne arası geçişleri ise kopuk kopuk. Kitabı okuyunca yönetmen Mustafa Altıoklar ve senaryolaşma da bizzat çalışan Metin Kaçan`ın neden bu tarz bir film yaptıklarını anladım. Kitabı birebir yansıtmak için özellikle yapıldığını düşünüyorum bunun.
- Bana göre filmin bir artısı da gene çok sert olmasına rağmen kitaptan daha yumuşak olması. Hayvanla ilişki ya da biseksüel cinsel ilişki detayları kitaba kıyasla çok daha soft verilmiş.
sonuç olarak;
Hikayede metnin akışı bakımından da farklılıklar var elbet. Mesela filmde oldukça yer eden Müjde Ar`ın oynadığı Tina karakteri; kitaba ancak yarılarında dahil olabiliyor. Sonra ihanet var her ikisinde de ama filmde ve kitapta Salih` in aldatıldığı kişiler farklı kişiler. Elbette bunda görsel sanatların izlenir olması için genelde var olması gereken “çatışma” konusunun etkisi büyüktür. Yani kitapta sadece keyif ve haz için olagelen aldatma, filmde zorunda kalmaktan vukuu buluyor. Tabi çatışmanın körüklenmesi için manita “en düşman” olanla aldatılmalı 🙂 .
İster kitabını okuyun, ister filmini izleyin diyemeyeceğim; ikisini de mutlaka okuyun ve izleyin demek istiyorum. Tabi kitabın uzun zamandır baskısı yok. Kütüphaneler veya sahaflardan bulunabilirse ancak. Metin Kaçan`a bu harika eser için selam çakarken en en en efsane film müzikleri listemde ilk onda yer alan “bir vurgun bu sevda” soundtrack i için de Demet Sağıroğlu` na selam etmeden olmazdı. 🙂
Herkese iyi okumalar ve iyi seyirler.